Günümüz dünyasında bireyler, sosyal medyanın etkisiyle giderek artan bir onay arayışı içerisinde. Bu durum, toplumsal normlar ve beklentilerle birleştiğinde, bireylerin kendilerini ifade etme şekillerini derinden etkiliyor. İçimizdeki toplumun sesleri, bazen bizi yönlendirirken bazen de kendimizi kaybetmemize sebep oluyor. Peki, bu onay arayışı neden bu kadar güçlü hale geldi? İçsel huzurumuzu bulmak için bunu nasıl yönetebiliriz?
Onay arayışının temelinde yatan sebepler, genellikle toplumsal yapı ve kültürel normlardır. İnsanlar, sosyal varlıklar olarak, diğerlerinden onay ve kabul görme ihtiyacı hissederler. Özellikle çocukluk döneminde, aileden ve arkadaşlardan alınan onay, kişilik gelişiminde büyük rol oynar. Bu onay, bireyin özsaygısını ve kendine güvenini şekillendirir. Ne yazık ki, zamanla bu arayış giderek artmaya devam eder ve birey, sürekli bir değerlilik hissi elde etmek için dışsal faktörlere bağımlı hale gelir. Aynı zamanda, sosyal medya bu durumu daha da pekiştirerek bireylerin sürekli olarak 'beğeni' ve 'yorum' arayışına girmesine neden olmaktadır. Artık bir fotoğrafın, bir paylaşımın kaç 'beğeni' aldığı, bireylerin kendilerini nasıl hissettiği üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir.
Onay arayışının birey üzerinde yarattığı olumsuz etkileri azaltmak ve içsel huzuru sağlamak mümkündür. Öncelikle, kendi değerlerimizi tanımak ve kabul etmek bu süreçte son derece önemlidir. Birey, kendi içsel sesini duyma ya da kendisine yönelme çabası içerisinde olmalıdır. Meditasyon ve mindfulness gibi uygulamalar, bireyin kendi içsel huzurunu bulmasına yardımcı olabilir. Bu tür pratikler, kişinin zihnindeki karmaşayı azaltarak, içsel sesini duymasını sağlar. Ayrıca, olumlu ilişkiler kurmak da onay arayışının sağlıklı bir seviyeye çekilmesine yardımcı olabilir. Güvendiğiniz arkadaşlar ve aile üyeleriyle kurulan derin bağlar, dışsal onaya olan bağımlılığınızı azaltarak, kendinizi daha iyi hissetmenize olanak tanır. Sonuçta, yaşamda en önemli şey kendi içsel huzurumuzdur ve bu huzur, dışsal faktörlerden çok daha değerlidir.
İçimizdeki toplumun sesleri, bireylerin nasıl düşündüğünü, hissettiğini ve davrandığını büyük ölçüde etkiler. Toplum, birey üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaratırken, bu etkinin yönetilmesi gerektiği bir gerçektir. Onay aramak, insan doğasının bir parçasıdır, ancak bu arayışın sağlıksız bir hale gelmesi durumunda, kişinin kendisine yabancılaşmasına neden olabilir. Kendimizi bulma yolculuğunda, dışsal onaydan ziyade içsel onayımızı ön planda tutmalı ve kendi değerlerimize göre bir yaşam sürmeliyiz. Böylece, hem topluma entegre bir birey olmaya devam edebilir hem de içsel huzurumuzu sağlama yolunda adımlar atabiliriz.
Ayrıca, toplumun dinamiklerini anlamak da bireyin kendi kimliğini bulmasında yardımcı olabilir. Topluluklar, birbirinden farklı görüşlerin çarpıştığı yerlerdir ve bu çeşitlilik içerisinden kendi sesimizi bulmak, zorlu ama gerekli bir süreçtir. Sonuç olarak, onay arayışı, bireylerin kendilerini bulabilme çabalarının bir parçasıdır ancak bu süreçte kaybetmediğimizden emin olmalıyız. Kendimizi bulmak için yola çıkarken, içimizdeki sesleri dinlemeyi ve kendi değerlerimizi tanımayı unutmamalıyız.